16 Temmuz 2012 Pazartesi

14-15. YÜZYILLAR TÜRK DİLİ 2. ÜNİTE

HAREZM-ALTIN ORDU TÜRKÇESİNİN DİL ÖZELLİKLERİ Yazım Özellikleri Harezm-Altın Ordu Türkçesine ait metinlerin elimize ulaşan nüshaları Arap alfabesi ile ya¬zılmıştır. Ancak Arap harfli metinler yanında Toktamış Han Yarlığı gibi Uygur harfleri ile yazılmış metinler de vardır. Arap harfli metinlerde en dikkat çekici özellikler şunlardır: 1. b/p ünsüzleri tek noktalı, bazen de noktasız yazılmaktadır. P ünsüzü bazı durumlar¬da üç nokta ile de gösterilerek b'den ayırt edilir. 2. c/ç ünsüzleri de tek noktalı olarak veya bazen de noktasız olarak yazılmaktadır. b/p'de olduğu gibi ç sesini c sesinden ayırt etmek için üç nokta ile de gösterilmiştir. 3. İlk hecedeki e/i bakımından bir birlik bulunmamaktadır. e'den i'ye geçişin tam ola¬rak ne zaman gerçekleştiğini tespit etmek zordur. İmlaya bakıldığında kelimeyi i ile de, e ile de okumak mümkündür. 4. Kalın ünlülü kelimelerde sin ve te yanında Eski Anadolu Türkçesine has sat ve tı harf¬lerinin kullanımına da rastlanmaktadır. 5. Bazı çift ünsüzlü kelimeler tek ünsüzle yazılıp çift ünsüzlü olarak okunmaktadır. Bu tip durumlarda bazen şedde işareti de kullanılmaktadır. SES ÖZELLİKLERİ Ünlüler Ünlü Türleri Harezm Türkçesinde a, ı, o, u; e, i, ö, ü ünlüleri bulunmaktadır. Ka¬rahanlı Türkçesinde ilk hece ünlüsü i olan bazı kelimeler, Harezm Türkçesinde kapalı e'ye (é) dönmüştür. Bazen ilk hecesinde e sesi bulunduran kelimeler de i / e okutacak şekilde ye ile yazılmıştır. Bu durum Arapça, Farsça kelimelerin yazı¬mında görülebilmektedir.Bununla birlikte eskiden beri e ile kullanılan kelimeler bu e sesini koru-muşlardır: edgü, kelin, kendü, kerek vb. Yine eskiden beri i sesiyle kullanılan kelime¬ler de bu seslerini muhafaza etmişlerdir: bil-, bitig, kit- vb. Ünlü Değişmeleri Ünlü Uyumları Kalınlık-İncelik Uyumu: Harezm Türkçesindeki Türkçe kelimeler genellikle buna uymakla birlikte uyum dışı kalan örnekler de bulunmaktadır: alnıge, anasıge, yalavaçıge, oglunge. Arapça ve Farsça kelimelere Türkçe ekler eklendiğinde ise uyumda bir dü¬zensizlik dikkati çeker: ademiga/ ademige, acebrak / acebrek. Düzlük-Yuvarlaklık Uyumu: Harezm Türkçesinde hem kelime kök ve gövdelerinde hem de eklerde ve yardımcı seslerde düzlük-yuvarlaklık uyumu karışıklık arzeder. Ünlü Yuvarlaklaşması (Dudaklılaşma) Kelime kök ve gövdelerinde e->ö-: eksük>öksük, ewür->öwür- -a->-o-: bark>bork, awuç>owuç -e->-ö-: teşük>töşük, telük>tölük, sev->söw-, sewüglüg>söwüglüg -ı->-u-: ıçgın->uçgun- Eklerde İsimden İsim Yapan Eklerde: savlug, hisabsuz, bednamluk Fiilden İsim Yapan Eklerde: tapug, sevüg İlgi Hali Ekinde: saçımnun, sakakımnun İyelik Eklerin¬de: ivün, nasibün, avum, tapgum Görülen Geçmiş Zaman Ekinde: taptum, taptun Zarf-Fiil Ekinde: ivüp, tapup, yapup Ünlü Düzleşmesi ü->i-: ünde->inde- -o->-a-: sowı->savu-, kov->kav- -u->-a-: suvsa->savsa- -ü->-i-: büt->bit- -ü->-e-: sünük>sünek töpü>töpe -ü>-i: tilkü>tülki, berü>beri Ünlü Kalınlaşması: -i->-ı-: isig>ısıg, silig>sılıg Ünlü İncelmesi : -ı->-i-: bış->biş- / -u->-ü-: sun->sün- Ünlü Düşmesi 1. Hece kaynaşması sonucu ortaya çıkan ünlü düşmeleri: : ni + ol->nol, ni + erse>nerse 2. Vurgusuz orta hece ünlüsünün düşmesi sonucu ortaya çıkan ünlü düşmeleri tapgın>tapugın, 3. İ- fiilinin kendinden önceki kelimeye eklenmesiyle oluşan ünlü düşmeleri bolsa idi>bolsadı, 4. Ünlü ile biten fiil köklerine 1. çokluk şahıs emir eki geldiğinde araya -y- yardımcı ünsüzünün gelmeyip iki ünlüden birinin düşmesi: avla-alın>avlalın, oyna-alın>oynalın, izde-elin>izdelin Ünsüzler Ünsüz Türleri Harezm Türkçesindeki ünsüzler, Karahanlı Türkçesindeki ünsüzlerle aynıdır. Bu dönem¬de hâlâ varlığını devam ettiren z ve w sesleri y ve v ile yer değiştirir. Bazı Türkçe kelimelerin başında bulunan y- ünsüzü, Türk lehçelerinin tamamında aynı şekilde kullanılmamakta-dır. Aynı kelimeyi bir kısmı y'li kullanırken, bir kısmı y'siz kulla¬nır. Bu durum tarihî lehçelerde de görülür. Harezm Türkçesinde y'li şekiller hâkimdir: yırak, yıgaç, yıglat-, yip, yulduz vb. Ünsüz Değişmeleri Ünsüz Uyumları Ünsüz uyumu, Harezm Türkçesinde sınırlıdır. Kelime köklerindeki ün¬süzler asli şekillerini genellikle korumuşlardır. Kısacası kelime köklerinde zaman zaman karşımıza çıkan bir uyumdur: keltür- / keldür-, küntüz/ kündüz. Ünsüz Tonlulaşması (Ötümlüleşmesi) k>g: Harezm Türkçesinde kelime başındaki k-'ler korunurken, seyrek de olsa kelime için¬de veya sonunda k>g değişikliği meydana gelmiştir: alçak>alçag, ayak>ayag. t>d: Birkaç örnek dışında kelime başında t-'ler korunmuştur. te->de-, tur->dur- . İki ünlü arasında kalan -t-'ler de genellikle korunurken bazen -d-'ye değiştiği görülür: ata->ada-, butak>budak vb. (KHKD). Ünsüz Tonsuzlaşması (Ötümsüzleşmesi) z>s: Kelime içinde ve sonunda görülen bir değişikliktir: -maz / -mez>-mas / -mes, izde->iste Ünsüz Sızıcılaşması b>v: Kelime içinde ve sonundaki b'ler, bazı kelimelerde v'ye dönmüştür: yabız>yawuz>yavuz, sub>suw ç>ş: Keli¬me içinde ve sonunda görülür: iç->iş-, neçe>neşe vb. d>y: Kelime içinde ve so¬nunda d'li ve y'li şekiller bir arada görü¬lür. adır->ayur-, adak>ayak vb. g>w>v: Kelime içinde görü¬len bir değişikliktir: biregü>birev, kigür->kiwür->kivür-, küdegü>küyegü>küyev g>h: Kelime içinde görülür: satgaş->sathaş-. k>h: Kelime başında, içinde ve so¬nunda seyrek de olsa görülür: katun>hatun, aksak>ahsak, okşa->ohşa- Genizsilleşme b>m: Kelime başında görülen bir değişikliktir. İçinde geniz ünsüzü bulunan kelimelerde görülmektedir: men, meniz, menze-, min-, mun vb. Birkaç örnekte b korunmuştur: ban-, biniş- gibi. Ayrıca içinde geniz ünsü¬zü bulunmayan bazı kelimelerde de analojiyle biz>miz değişikliği de görülür. Ünsüz Düşmesi G düşmesi: Kelimelerin sonundaki -g'ler genellikle korunur bazen düşürülmüştür: arıg>arı, kamug>kamu, R düşmesi: Bazı kelimelerde görülür: ir->i-, berk>bek>bik, kardaş>kadaş. L düşmesi: Nadiren görülür: keltür->ketür-, oltur->otur- vb. Ünsüz İkizleşmesi: iki>ikki, katıg>kattı / kattu Ünsüz Tekleşmesi: körkke bay>körke bay Göçüşme: -nş->-şn-: konşı>koşnı SÖZ VARLIĞI: Harezm Türkçesinin söz varlığı bakımından en önemli özelliği Eski Türkçe ve Orta Türk¬çe dönemlerine ait diğer eser ve sözlüklerde geçmeyen veya nadir bulunan kelimelerin bu¬lunmasıdır. Bunlar arasında karu "karşılık, mükâfat", kedigle- "örtünmek, gizlenmek", sö-zengür "konuşkan", yulduz "ağaç kökü" gibi kelimeler bulunmaktadır. Ses ve şekil özellik¬leri bakımından bir kelimenin hem Eski Türkçe ve Karahanlı Türkçesindeki eski şekilleri¬nin hem de değişime uğramış yeni şekillerinin bir arada kullanıldığı görülür: küdegü / kü-yegü / küyev, sıçgan / sıçan, yıgaç / agaç vb. ÖRNEK DİL İNCELEMELERİ Nehcü'l-Ferâdîs Çeviriyazı Bir kün 'Ömer razıyallahu anhu Medine oramında yöriyür erdi. Bir nâresîde oglan bir mahallede yıglayur erdi. Kaçan kim 'Ömerni kördi erse ol nâreside oglan aytur: Yâ Rebbi, bu 'Ömerdin menim dâdımnı sen algıl, tedi erse, 'Ömer razıyallahu anhu korktı takı aydı: Ey nâreside, 'Ömer sanga ne zulm kıldı kim 'Ömerke mundag aytur-sen? tedi erse, ol og¬lan aydı kim: Men ensârilardın turur-men. Atam Peygâmber 'aleyhi's-selâm ileginde şe-hid boldı. Atam karındaşı takı şehid boldı. Anam bar takı mendin öngin tokuz karındaşım bar. Biz cümle üç kün boldı kim dünyâ ta' âmıdın tatmışımız yok. Takı siz halifa bolgay-siz takı bizlerke terbiyet kılmagay-siz, beytü'l-mâldın neerse bermegey-siz tedi erse, 'Ömer yıgladı, takı ol oglannın başını sıkadı, takı ol oglannın elgini aldı, takı mescidke kirdi takı buyurdı münâdiga nidâ kıl teyü. Münâdi nidâ kıldı erse, cümle sahâbalar yıgıldılar. Çeviri Bir gün Ömer radiyallahu anhu Medine sokağında yürüyordu. Bir küçük (büluğa erme¬miş) çocuk bir yerde ağlıyordu. Ömer'i gördüğünde o küçük çocuk "Ya Rabbi, bu Ömer-den benim hakkımı sen al" deyince Ömer radiyallahu anhu korktu ve "Ey küçük, Ömer sana ne eziyet etti ki Ömer'e böyle söylüyorsun" deyince oğlan "Ben ensarilerdenim. Ba¬bam Peygamber aleyhisselamın önünde şehit oldu. Babamın kardeşi de şehit oldu. An¬nem ve benden önce dokuz kardeşim var. Hepimiz üç günden beri dünya nimetlerinden tatmadık. Siz halife olacaksınız, bizlere bakmayacaksınız, maliye hazinesinden hiçbir şey vermeyeceksiniz" deyince Ömer ağladı ve o oğlanın başını okşadı, oğlanın elini tuttu ve mescide girip tellala "seslen" diye buyurdu. Tellal seslenince bütün sahabeler toplandılar. Çeviriyazı Kaçan Yusuf karındaşların kördi erse ol kılgan yawuzluklarin sakındı, alarga aytayın, tédi. Mevli ta'âlâ könlige saldı kim ey Yusuf olar aşlık algalı munlug bolup keldiler, sen işlerin âşkâr kılsan uwtangaylar, olarga aşlık bérgil sewünüp yansunlar, senin edgülikin zahir bolsun. Yusufga bu niyet hoş keldi, Yusuf alarnı kördi kamugları tofrakga bul-ganmış, tonları arıgsız. Sordı: Kaydın kelip-siz, kimnin oglanları turur-siz? Aydılar: biz Ken'ândın keldük, Ya'küb yalawaç oglanları turur-miz, Ken1 ândın kelür-miz. Aydı: atanız tirig mü turur? Aydılar: tirig turur. Aydı: ne iş işleyür? Aydılar: yalawaç turur, Tenri ta'âlâga kulluk kılur. Yusuf aydı: kimdin kimge yalavaç turur? Aydılar: Hakdın halk-ga yalawaç turur. Yusuf aydı: Yalawaç ermiş. Mısr halkıga ne üçün yalawaçlik tegürmes? Aydılar: Ken'ânga takı Ken1 ân tegresindeki halkga yalavaçlık tegürür, takı közleri kör-mes tédiler. Yusuf aydı: közleri nedin körmes boldı? Aydılar: Yusuf atlıg oglı bar erdi anı yawlak söwer erdi, ol oglı gâyib boldı, anın üçün yıglamakdın közleri körmes boldı tédiler. Ol Hâlde Yusuf anı işitip nikâb içidin yıgladı. Çeviri Yusuf kardeşlerini görünce yaptıkları kötülükleri düşündü, "onlara söyleyeyim" dedi. Mevla Teala gönlüne şöyle koydu: Ey Yusuf onlar buğday alacak kadar kederli geldiler, sen yaptıklarını ortaya dökersen utanacaklar, onlara buğday ver, sevinip dönsünler, se¬nin iyiliğin ortaya çıksın. Yusuf'a bu niyet iyi göründü, Yusuf onları gördü ki hepsi top¬rağa bulanmış, elbiseleri pis. "Nereden gelmişsiniz, kimin oğullarısınız" diye sordu. "Biz Kenan'dan geldik, Yakup peygamberin oğullarıyız, Kenan'dan geliyoruz" dediler. "Baba¬nız hayatta mı?" dedi, "Hayattadır." dediler. "Ne yapıyor?" dedi, "Peygamberdir, Tanrı te-allaya kulluk ediyor" dediler. Yusuf "Kimden kime peygamberdir?" dedi, "Haktan halka peygamberdir." dediler. Yusuf "Peygamberse Mısır halkına niye peygamberlik yapmıyor? dedi. "Kenan'a ve Kenan çevresindeki halka peygamberlik yapıyor, ayrıca gözleri görmü¬yor." dediler. Yusuf "Gözleri neden görmez oldu?" dedi. "Yusuf adlı oğlu vardı, onu çok se¬verdi, o oğlu kayboldu, onun için ağlamaktan gözleri görmez oldu." dediler. Bunun üzeri¬ne Yusuf bunu işitip peçesinin altından ağladılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder